istanbul

işte kurşun kubbeler şehri istanbul'dasın
havada kaçan bulutların hışırtısı
karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
yenicami süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler
hiç kımıldamıyorlar
ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor

insanlar sokak sokak çarşı çarşı ev ev
insanlar sırt sırta omuz omuza verip durmuşlar
boyunları bükük
yorgun asabi kederli kindar
yığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyor
bir anda şehrin dört bucağına akacaklar
bir anda iki ayrı kıtadaki insanlar gibi
fatihliyle beşiktaşlı sarmaş dolaş olacak

sarı uzun yüzlü cesur işçiler
dört köşe halinde veya dağınık bir şekilde durmuşlar
hiç konuşmuyorlar
benim onları birer...